KAPİTALİZM, KOLLEKTİVİZM VE İSLÂM EKONOMİSİ (III)

İslâm’ın temel prensipleri ve ekonomiye gerçekçi bakışıyla toplumsal yapı güçlenmiş, iktisadi aktörler, hiç olmadığı kadar huzur ve sevgi içerisinde faaliyetlerini icra etmeye başlamıştır. Fakat zamanla hırslarına mağlup olup başkalarının yokluk ve açlığından haz alır duruma gelen kesimler, kaynakları kendi ellerinde toplayamaya, insanları köleleştirmeye başlamışlardır.


KAPİTALİZM, KOLLEKTİVİZM VE İSLÂM EKONOMİSİ (III)

KAPİTALİZM, KOLLEKTİVİZM VE İSLÂM EKONOMİSİ (III)

Prof. Dr. Orhan KÜÇÜK*

Kollektivizm Eşit Sürünmektir!

İslâm’ın temel prensipleri ve ekonomiye gerçekçi bakışıyla toplumsal yapı güçlenmiş, iktisadi aktörler, hiç olmadığı kadar huzur ve sevgi içerisinde faaliyetlerini icra etmeye başlamıştır. Fakat zamanla hırslarına mağlup olup başkalarının yokluk ve açlığından haz alır duruma gelen kesimler, kaynakları kendi ellerinde toplayamaya, insanları köleleştirmeye başlamışlardır.

İşte ücretlilerin düşük maaşla çalıştırılmaları, milli gelirin adil olmayan dağılımı, hatta belli ülkelerde köleleştirme veya buna benzer uygulamaların tesisi, toplum katmanları arasında ciddi bir gelir farklılığı oluşturmuş, bu durum düşük gelirli kesimleri üst gelir grubuna karşı tavır almaya sevk etmiştir. Bunun sonucunda bazı ülkelerde ayaklanmalar yaşanmış, işçi ve köylü sınıfı gelirden daha fazla pay alma adına mücadele başlatmıştır. Bu çıkış, Kollektivizm’in özünü oluşturmaktadır.

Emeğin direnişi olarak sembolize edilebilecek Kollektivizm, Kapitalizmin üretimi artırmakla birlikte bölüşümde toplumun farklı katmanlar arasında adaleti temin edememesi veya adaletli bölüşüme ilişkin bir söyleminin, önerisinin olmayışı, hatta zaten özünde adil bölüşülmeyip kaynakların belli ellerde toplanması üzerine kurulu oluşuna bir anti tez olarak ortaya çıkmıştır.

Gelirin adil bölüşümünü öneren bu sistem, sosyal yapıda eşitlikçi, sınıf farklılıklarının sözde ortadan kaldırılacağı bir anlayış olarak sosyalizm yaşandıktan sonra geçilecek olan, ortak yaşama ülküsünü içeren Komünizm’e geçişin temelini oluşturacağı iddiası ile ortaya atılmıştır.

Bu ekonomi sistemi de; Liberalizmin tersine bireysel girişim hürriyetini ortadan kaldırıp, tüm üretim mallarının sahibinin devlet olması, insanların yeteneklerine göre işlerde istihdam edilmesi, tam istihdamın sağlanması, herkesin eşit gelire sahip olması gibi idealize edilmiş prensipler paylaşmıştır.

Fakat uygulamaya bakıldığında bir seçkinler grubu oluşturulmuş, halk tebaalaştırılmış ve geçimini sağlamaya yetmeyecek düzeyde eşitlenmiş bir gelirle yaşamak zorunda bırakılmıştır. Sadece özel teşebbüsü sınırlandırmakla kalmamış, aynı zamanda özel mülkiyete de sınırlamalar getirmiştir.

Dar bir elit kesim haricinde bütün insanların kıt imkânlarla yaşamaya mahkum edildiği, sosyal anlamda da hürriyetlerin kısıtlandığı bir yapı tesis etmiştir.

Benim ifademle; “eşit süründürme” anlayışını hakim kılmıştır.

Dolayısıyla bu yönüyle Liberalizm’e alternatif oluşturmayı, insanlara refah ve huzur getirmeyi becerememiştir. Böyle olunca Liberalizm gibi adil olmayan, insanı kıymetsizleştiren bir sistem bile savunulmaya devam etmiştir.

Diğer yönüyle de üretim malları devletin eline geçince ve bireysel girişim hürriyetine izin verilmeyince üretim ve kazanma isteği oluşmamış, gelecek nesillere bırakılacak servet de sözkonusu olmayacağından gayret ve tekâmülün önü tıkanmıştır.

Geleceğinden emin olmayan, kendisi için çalışmayan insanların fazla üretmelerinin, birikim yapmalarının sözkonusu olmayacağı açıktır.

Komün insanı sosyal projesi de aile anlayışını bitirip anarşiyi azdırınca, zaten özünde devrim olan Kollektivizm, sosyal olarak da kendine uygulama alanı bulamamıştır.

Bunun sonucunda Sosyalizm de yaşanmadan son bulmuş ve Komünizm’e geçiş hevesi suya düşmüş, Kollektivizm birilerinin “öfkeyle kalkıp zararla oturması”ndan, muhalefet şerhi olarak beyan edilmekten ve insanları bir siyasi hedefe taşımak üzere kullanılmak istenmiş çürük bir dayanak olmaktan öteye gidememiştir.

Kapitalist ve Kollektivist iki ekonomi sisteminin eksik yanları sadece bu sıralananlarla sınırlı değildir. İktisadi tanımlamalar, belli kavram ve uygulamalara bakış, insanın maddi yönü beraberinde manevi tarafını dikkate almama gibi pek çok açılardan olumsuzluklar içermektedir. İşte bu hususlara da parmak basacak şekilde İslâm Ekonomi Modeli paylaşılacak, önerdiği sistem burada genel hatları ile değerlendirilecektir.

Selam ve dua ile…