“MANEVİYAT”IN BAŞKENTİ ERZURUM (İbrahim Hakkı Hazretleri)

Şehirler de ürünler gibi belli öne çıkan yönleri ile özdeşleşecek şekilde vurgulanabilmekte, böylece kentin öne çıkan değerleri daha iyi gün yüzüne çıkarılabilmektedir. Bunun örnekleri mevcuttur. Erzurum manevi dinamikleriyle aynı zamanda anılacak, yad edilecek müstesna bir şehirdir.


“MANEVİYAT”IN BAŞKENTİ ERZURUM (İbrahim Hakkı Hazretleri)

 

“MANEVİYAT”IN BAŞKENTİ ERZURUM

(İbrahim Hakkı Hazretleri)

 

Prof. Dr. Orhan KÜÇÜK*

Şehirler de ürünler gibi belli öne çıkan yönleri ile özdeşleşecek şekilde vurgulanabilmekte, böylece kentin öne çıkan değerleri daha iyi gün yüzüne çıkarılabilmektedir. Bunun örnekleri mevcuttur. Erzurum manevi dinamikleriyle aynı zamanda anılacak, yad edilecek müstesna bir şehirdir.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri 8 Mayıs 1703 yılında Erzurum Hasan kale (Pasinler)’de dünyaya geldi. Büyük Âlim Dokuz yaşındayken babasıyla Siirt’e gitti ve Tillo Köyü’ndeki Kadiri Şeyhi İsmail Fakirullah’a bağlandı. 1735’te Erzurum’a döndü. Üç kez hacca giden, Arabistan ve Mısır’ı dolaşan İbrahim Hakkı,1752’de İstanbul’da Sultan I.Mahmud Han’ın özel izniyle saray kitaplığından yararlandı. Şiirlerini İlâhi name adı altında toplayan İbrahim Hakkı, ünlü eseri Marifet name’de çağının jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar pek çok alandaki bilgilerini bir araya getirmeye çalıştı. Eserleri arasında en meşhuru olan Marifetname adlı eseri, yaşadığı dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik özellikte bir eserdir. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri Marifetname adlı eseriyle insanlara önce çevrelerindeki eşyayı, daha sonra kendilerini ve en sonunda da mevlayı bildirmeyi amaçlıyordu.

Kitabın içindeki Kıyafetname adlı bölüm ise bir çeşit görgü bilimidir. Erzurumlu İbrahim Hakkı, dar çevresi içinde tasavvufu öğrenmişti. O, derin düşüncesiyle cisimlerin birleşmesini, hayatın doğuşunu, cinslerin gelişmesini yepyeni bir görüşle ortaya atmıştı.

Ona göre mevlamız önce “Kendi nurundan bir cevher var edip, andan cemi kâinatı tedric ve tertip ile yaratmıştır; buna Cevher-i Evvel denir.” Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya göre, bütün varlık küre şeklindedir: “Âlemin her ne tarafına nazar olunsa şekli muhaddep görünür.” “Arzda ve semada müşahede olunan bütün şekiller yuvarlaktır”. Einstein bu görüşü ondan çok daha sonra matematiksel yollardan göstermiştir. İnsanların nazarında çok önemli bir yer işgal eden Marifetname adlı eseri defalarca basılmıştır.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, başlı başına bir ansiklopedi olan marifetnamesine aritmetikle başlayıp, matematiğin diğer konularını sırayla ele almakta, sonra astronomi bilimine geçmektedir. Astronomi konularını işlerken Dünya’dan, Güneş’ten, Aydan, yapı ve şekillerinden bahsetmekte ve Dünyanın küre biçiminde olduğunu ispatlamak için şu delilleri ileri sürmektedir:

Yıldızların doğuda oturanlara Batı’da oturanlardan daha önce görünmesi. Kuzey’e doğru gidenlere kutup ve kuzey yıldızlarının daha yüksek ve güney yıldızlarının daha alçak görünmesi. Sahillere ve dağlara yönelince ilk önce yüksek dağların, yaklaştıkça daha az yüksek dağların görünmesi. Güneş ve Ay tutulması konularında da çağına göre oldukça ilginç açıklamalarda bulunan İbrahim Hakkı, bu olayı tamamıyla geometrik bir tarzda izah edip, Ay tutulmasını şu şekilde ifade etmektedir. “Dünyamız Güneş’le Ay arasına girince Ay’ın ışığı kararır. Çünkü Ay, ışığını güneşten alır. Dünya ise yuvarlaktır ve gök, Dünya’yı her yanından çevrelemiştir. Ay, Dünya’nın gölgesine girerse, güneş ışığını alamaz.” Güneş tutulmasını da “Dünya ile Güneş arasına ayın girmesi” şeklinde ifade ediyor ki, bu açıklamalar, geçerliliğini günümüzde de aynen korumaktadır.

İbrahim Hakkı Hazretleri, Dünya’nın nasıl bir hızla döndüğünü çağında yine herkesin anlayabileceği bir açıklıkla şu şekilde ifade ediyor: “ erişkin bir at bir ayağını kaldırıp indirinceye kadar dünya 3 bin fersah mesafe alır.” Buna bağlı olarak meydana gelen zaman farkını da “Bir gün üç kişiye göre farklıdır. Bir yerde 3 kişiden biri Doğu’dan Batı’ya, ikincisi Batı’dan Doğu’ya doğru gitse, biride durduğu yerde kalsa, gün bu üç kişiye ayrı ayrı gelecektir. Batı’ya doğru giden kişi güneşin yörüngesine uygun, Doğu’ya giden kişi ise bu yörüngenin ters yönünde hareket ediyor. Bu yüzden Batı’ya doğru giden kişi için gün batışı daha geç olur.” Şeklinde izah ediyor.

Matematikte dört işlem, sayılar, bilinmeyen sayıları bulma, kesirler ve bir sayının kökünü bulma konularındaki ilginç açıklamalarıyla da dikkatleri çeken İbrahim hakkı, geometri alanında da cisimlerin boyutlarını, yüzölçümlerini, nokta, çizgi, yüzey ve tanımları, üçgenler, dörtgenler, çokgenler, açılar, merkez ve çevresi, kiriş, yay, sinüs, küp, silindir, koni ve küre hakkında da ilginç açıklamalarda bulunup, çözümler getirir. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri anatomi ve fizyoloji konularında da derinlemesine incelemeler yapan İbrahim hakkı, anatomiyi “ vücudun yapısını bildiren bilim” diye tanımlar. Marifetname adlı eserinin anatomiye ayrılan bölümünde vücudundaki organlardan, kemiklerden, sinirlerden, kaslardan, bahseder. Kafa kemiklerinden söz ederken bunların boynu koruduğunu, tek parça değil de birçok parçadan meydana gelişinin yararlarını anlatır. 12 kaburga kemiği, bel kemiği, as ve sinirlerin görev ve çalışma özellikleri hususunda verdiği bilgiler, günümüzde hala değerini korumaktadır. Özellikle kas ve sinirlerinin çalışma mekanizmasını ele alırken bütün hareketlerin sinirler yoluyla meydana geldiğini tespit etmesi ve insan vücudunda 420 istemli hareket türünün olduğunu ileri sürmesi oldukça ilginçtir. Yine dikkatleri çeken bir başka nokta ise, göz sinirlerini anlatırken açıkça “tractus opticus” un çaprazlaştığına işaret etmesidir.

Ümit ederim başta Büyük Başkan olmak üzere yöneticilerimiz

“Maneviyat’ın Başkenti Erzurum!”

Sloganını sahiplenir, realize eder ve güçlendirir!

Selam ve dua ile…

Kaynak: http://www.islamalimi.com/erzurumlu-ibrahim-hakki-hazretlerinin-hayati/