Bahçeli: 'Misak-ı Milli Türk milletinin yeminidir

TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Misak-ı Milli Türk milletinin yeminidir, tarih coğrafyaya dar geliyor.' Dedi


Bahçeli:  'Misak-ı Milli Türk milletinin yeminidir

 

1924 yılında, dönemin milletvekillerine yılbaşı hediyesi olarak Misak-ı Milli haritası dağıtıldığını ve bu haritada, Batum, Halep, Rakka, Deyr-i Zor, İdlib, Süleymaniye, Musul ve Kerkük’ün Türkiye toprağı olarak gösterildiğine dikkat çeken Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Zoruna giden varsa, hoşuna gitmeyen bulunuyorsa bizim meselemiz değildir. Onlar doğruca müstevli kalıntılarının, haçlı hısımlarının dizinin dibinde soluklarını almalıdırlar, yakında da inşallah alacaklardır. Tarihin çağrısına kulak tıkayanlar, istikbalin aydınlığına gözünü kapatan yersiz yurtsuzlardır ve vatan düşmanlarıdır. Misak-ı Milli Türk milletinin yeminidir, Türk milletinin varlığının aslında ucu açık sınır alanıdır. Bu yemin tutulmalıdır, bu yemin yaşatılmalıdır. Yemin nedir bilmeyen, yeminleri bozan, bozmaya kalkan ne bizdendir, ne de bu millete dost ve samimidir. Şimdi anlaşıldı mı niye 82 Kerkük. Şimdi belli oldu mu niye 83 Musul. Bugünden 84’ü söylemeyeyim, çünkü 85’in heyecanı kalmayacaktır. Misak-ı Milli’den vazgeçmek gelecekten vazgeçmektir. Misak-ı Milli’den vazgeçmek istiklal haklarımızı pazarlık konusu yapmak demektir. Misak-ı Milli’nin ana felsefesi; ‘Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada işgal edilmemiş, çoğunluğu Osmanlı ahalisi olan bölgeler kesin Türk yurdudur ve parçalanamayacaktır’ anlayışına göre bina edilmiştir. Bize ne işiniz var Kerkük’te diyorlar, ama ABD’ye dönüp ne arıyorsunuz Irak’ta, ne geziyorsunuz Suriye’de demiyorlar, diyemiyorlar. Çünkü diyecek takatleri yoktur, inançları yoktur, ahlakları yoktur. Çünkü seciye ve sicilleri bozuk, mensubiyetleri ise meçhul ve karanlıktır. Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi silip Türk milletini yüz yıllık bir tarihe sıkıştırmaya kalkışanlara tekrar sesleniyorum: Tarih coğrafyaya dar geliyor, Türk milleti zincirleri kırıp yükseliyor. Bizi mahkûm etmek isteyenlere çekin elinizi, kesin dilinizi diyorum. Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz ikazında bulunuyorum. Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunacağız, ancak bu durum tersine dönerse, bu ülkeler dağılırsa biz bu alt üst oluşa seyirci kalamayız, dışarıdan bakamayız. Misak-ı Milli’nin mirasıyla ilgilenmek hakkımız olduğu kadar ecdadımızın bize yüklediği tarihi görevdir. Bu görevden kaçmayacağız. Bu görevi Allah’ın izniyle de yerine getireceğiz. Mesela Kerkük’ü, Musul’u, Batı Trakya’yı, Kıbrıs’ı son nefesimize kadar aklımızdan çıkarmayacağız. O zaman sözde Atatürkçü, özde mandacıların; layık oldukları yerde, tutsak ve rezil bir şekilde yaşamaktan başka seçenekleri olmayacaktır. Henüz yaraları sarılmamış, sancıları dinmemiş, zalim sonuçları bitmemiş Birinci Dünya Savaşı’nın kanlı ve kara kaplı defteri Misak-ı Milli güneşi doğduğunda kapanacak, tarih rayına ve rotasına Allah’ın izni, milletimizin müdahalesiyle girmiş olacaktır.”