KUL HAKKI..!
AHMET GÖKHAN YAZICI

AHMET GÖKHAN YAZICI

KUL HAKKI..!

07 Kasım 2014 - 13:37

---Son günlerde devleti idare eden kişilerin bazı harcama kalemlerinin ve uygulamalarının üzerinden tartışılan bir konu “KUL HAKKI”
---Beşeri hayatımzı sosyal ve içtima-i boyutta belirleyen ve sınırlandıran, İnanaç boyutunda ciddi bir vebal ve sorumluluk gerektiren ve affı noktasında Cenab-ı ALLAH’ın bile müdahale etmediği “KUL HAKKI”
---Kişisel kazanç ve beklentileri ile ,daha rahat bir yaşam ve kazanç endişesi ile İnsanları insanları uhrevi azamate, ateşe ve hesaba sürükleyen “KUL HAKKI”
---Bazen erken bitirilen bir ders..! eksik bırakılan ,bir konu..! vaktinde tamamlanmayan bir mesai..! yarım bırakılan bir iş..! Hakkı teslim edilmeyen bir çalışan, hizmetli öğrenci, iş gören..! kırılan bir kalp, alınan bir ah..! dökülen bir göz yaşı..! kulakları sağır eden bir feryad..! “KUL HAKKI”
---Maddi ve manevi bütün insanlığa ve canlılara her nev-i haksızlığı ve kötülüğü, haksız kazanç ve hayatı temsil eden, uygulanması ile diğer insanların, hak kaybına, mağduriyetine, yoksulluğuna, mazlumluğuna, yol açan , bir çok Ayet ve Hadisle hükmü sabit, affı ise ağır vebal ve sorumluluklar gerektiren..! “KUL HAKKI”
---Hz Ömer halife iken, bir gece,makamına ashaptan,biri gelir. Selam verip oturur.Fakat selamı alınmaz. Hz Ömer işiyle meşguldür ve sahabe bekler..Sahabenin yüzüne bakmayan Hz Ömer işini bitirip mumu söndürür. Bir başka mumu yakar ve o anda,sahabenin,selamını alır, konuşmaya başlar.Sahabe sorar;
---Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve bir mumu söndürüp diğer mumu yaktıktan sonra konuşmaya başladın?
Hz Ömer cevap verir;
---Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mesul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için, kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra senine konuşmaya başladım.
Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder;
---Ya Rabbi! Hz Ömer’i bizim başımızdan eksik etme.
---Özellikle bir Ülkenin, Milletin, garip gurabanın, yetimlerin vebal ve sorumluluğunu, hakkını temsil eden Beyt-ül malın kıldan ince, kılıçtan keskin ahıdır..! “KUL HAKKI”
---Ülkeyi, Milleti, herhangi bir Kamu Kurumunu, İşletmeyi, Şirketi, Fabrikayı sevk ve idare eden her kişinin ve zümrenin üzerindedir oysaki bu “KUL HAKKI”
---Hz Ömer (r.a) vefat etmeden önce oğlu : Babacım Öldükten sonra rüyama gelirmisin der, Hz Ömer: İnşaallah evladım der. Ve Hak vaki olup Adalet timsali rahmetli olur, günler, aylar ,yıllar geçer ancak 13 yıl sonra evladının rüyasına gelir. Evladı sorar: Babacım tam 13 yıl oldu neden böyle geç kaldın, Hz Ömer: Ey oğul bir seferde askerlerimin sebep olduğu “Kırık bir Keçi ayağının Hesabını ancak 13 Yılda verebildim..” der. Taşıdığı yönetici vebal ve sorumluluğun ağır yükünü biz insanlığa nasihat olarak bırakır.

---Evet: Sorumluluk verdiğiniz, yürütmede yetkili kıldığınız insanların bile her türlü haksızlığı, ültüması, torpili, adaletsizliği, haksız kazancı ile misli ile hesaba cekilmenin adıdır “KUL HAKKI”
---Eski Endülüs Hükümdarlarından biri fakir bir kadının arsasına yeni bir saray yapılmasını emretti. Arsahükümdarın sarayına alındı ve hükümdar arsanın bedelini de ödemiyordu. Müşkül durumda kalan kadın, çareyi, hükümdarı, kadıya şikâyet etmekle buldu.
---Zamanın Şeyhü’l îslâmı, kadını dinleyip haklı olduğuna hükmettikten sonra, hükümdara hiç bir şey söylemeden bir çuval ve bir de kazma kürek alıp kadının arsasından toprak doldurmaya başladı. Padişah sarayından Şeyhü’l îslâmı seyrediyor kendi kendine:
— Herhalde Şeyhü’l İslâm aklını oynatmış olsa gerek, diyordu. Şeyhü’l İslâm çuvala bir miktar toprak doldurdu ve sırtına alıp götürmek istedi. Fakat ihtiyarolduğundan ve toprak da ağır olduğundan kaldıramamıştı. Biraz daha toprak koyup çuvalı ağzına kadar doldurdu. Tekrar kaldırmak istediğinde tabi ki, kaldıramaz! Şeyhü’l İslâmın bu acaip halini seyreden hükümdar daha fazla sabredemeyip huzuruna çağırdı ve:
— Hocam, sen bu zayıf halinle bu çuvalı nasıl kaldıracaksın? Bir de çuvalı boşaltacağına habire dolduruyorsun. Bunu kaldıramayacağını nasıl düşünemiyorsun? diye sordu.
Şeyhü’l îslâmın istediği olmuştu:
— Peki Sultanım, siz benim omuzlarımın o çuvalı’ kaldıramayacağını biliyorsunuz da yarın huzur-u İlâhîde o arsayı kaldıracak güce sahip olamayacağınızı niye düşünemiyorsunuz? Sizin omuzunuz benim omuzlarımdan çok mu kuvvetli? diye konuşmaya başlayınca hükümdar hata ettiğini, hocanın kendisini ikaz için böyle yaptığını anladı ve kadının arsasını gasbetmekten vazgeçti.

---Bizler saraylarda, köşklerde, yalılarda saltanat sürmeye, taht kurmaya çalışırken, gece aç yatan bir garibin, ekmeğe muhtaç bir fukaranın, hakkı yiyilen bir yetimin, tedavisi için ilaç alamayan bir hastanın, ahının, vebalinin, feryadının, acısının, gözyaşının, utancının adıdır.”KUL HAKKI “

---Birgün Peygamber Efendimiz Eshab-ı kirama vaaz verirken kul hakkından bahsediyordu.Sevgili eshabına buyurdular ki ;
---Bende kimin hakkı var ise , bu dünyada gelsin hakkını isatesin , alsın !
O anda Ukaşe (ra)hemen ayağa kalkıp musade isteyerek dedi ki;
---Ya Resülallah! Siz bana birgün şöyle elinizle vurmuştunuz .Ben o hakkıma sizden almak istiyorum.
Peygamber Efendimiz buyurdular;
---Gel ya Ukaşe ! Hakkını benden al!
O anda bütün Eshab-ı kiram hazretleri Ukaşe'ye kıızgınlıkla baktılar.Ukaşe hazretleri , Resülallah'ın yanına giderek dedi ki;
---Ya Resülallah !siz bana gömleksiz olan tenime vurmuştunuz.Bende size öyle vurmak istiyorum.
Hemen Peygamber Efendimiz gömleğini sıyırıp ;
---Vur ya Ukaşe! " buyurdular.
Sevgili Peygamber efendimizin aşkıyla yana Ukaşe (R.a)hemen Peygamber Efendimize sarılıp , sırtındaki nübüvvet mührünü öptü.
Bu hali gören Eshab-ı kiram, Ukaşe (R.a) hazretlerine gıpta ile baktılar.
---Evet ALLAH cc nun Habibim dediği en sevgilisi Efendimizi bile Ukaşenin önünde diz çöktüren, Cihan İmparatoru Fatih sultan Mehmet hanı bir gayri müslüm hak sahibinin karşısında boyun büktüren,
---Aç torunlarını avutmak için taş kaynatan ninnin imdadına gece sıcak yatağından kaldırıp sırtında onlara un taşıyan Hz Ömerin gözyaşlarıdır ,
---Cuma namazına giderken çamurlu ayaklarını bir gayr-i Müslimin evinin duvarına sürerek temizleyen Beyazidi hazretlerinin gayri müslimden helallik feryadıdır,
---Yine yol üzerindeki taşları kimseye mani olmasın diye ayağı ile vurarak kaldırmaya çalışırken bir sahabinin ayağına vurması ile canının yanmasına sebep oan Hz Ömerin sahabiden bir yıllık helallik alma mücadelesinin özüdür,
---Kul hakkı geçmesin diye, kendi hanımından, kendi çocuğundan bile, bir bardak su istemeyip, kalkıp kendileri alan, Alim ve Ulemanın yaşantısıdır “KUL HAKKI”
Velhasıl gözetildiği takdirde bir kişiyi şehadetle şereflendiren:
---Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor…Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyndendir ve yarası oldukça ağırdır.
Zor nefes alıp vermektedir.Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
“Ölme ihtimalim çok fazla…
Ben bir pusula yazdım…
Arkadaşıma ulaştırın…”
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
“Ben…Ben köylüm Lapseki’li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım…
Kendisini göremedim.Belki ölürüm.Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin”
“Sen merak etme evladım” der .
Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de“söyleyin hakkını helal etsin” olur…Aradan fazla zaman geçmez.Oraya sürekli yaralılar getiriliyor.Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor.
Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula.
Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.
Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır.
Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz…
PUSULADAKİ NOT:
“Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi.Biraz sonra taarruza kalkacağız.
Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.”
Çnakkale Destanının Adıdır “KUL HAKKI” vesselam..!

Üzerlerimizde ki Kul Haklarından arınmış olarak Huzuru Divanda Haşrololmak dileği ile
Hakkınızı Helal Edin..!

selam-saygı-dua

Ahmet Gökhan Yazıcı
ahmetgokhanyazici.net

KUL HAKKI..!

---Son günlerde devleti idare eden kişilerin bazı harcama kalemlerinin ve uygulamalarının üzerinden tartışılan bir konu “KUL HAKKI” 
---Beşeri hayatımzı sosyal ve içtima-i boyutta belirleyen ve sınırlandıran, İnanaç boyutunda ciddi bir vebal ve sorumluluk gerektiren ve affı noktasında Cenab-ı ALLAH’ın bile müdahale etmediği “KUL HAKKI”
---Kişisel kazanç ve beklentileri ile ,daha rahat bir yaşam ve kazanç endişesi ile İnsanları insanları uhrevi azamate, ateşe ve hesaba sürükleyen “KUL HAKKI”
---Bazen erken bitirilen bir ders..! eksik bırakılan ,bir konu..! vaktinde tamamlanmayan bir mesai..!  yarım bırakılan bir iş..! Hakkı teslim edilmeyen bir çalışan, hizmetli öğrenci, iş gören..! kırılan bir kalp, alınan bir ah..! dökülen bir göz yaşı..! kulakları sağır eden bir feryad..! “KUL HAKKI”
---Maddi ve manevi bütün insanlığa ve canlılara her nev-i haksızlığı ve kötülüğü, haksız kazanç ve hayatı temsil eden, uygulanması ile diğer insanların, hak kaybına, mağduriyetine, yoksulluğuna, mazlumluğuna, yol açan , bir çok Ayet ve Hadisle  hükmü sabit, affı ise ağır vebal ve sorumluluklar gerektiren..! “KUL HAKKI”
---Hz Ömer halife iken, bir gece,makamına ashaptan,biri gelir. Selam verip oturur.Fakat selamı alınmaz. Hz Ömer işiyle meşguldür ve sahabe bekler..Sahabenin yüzüne bakmayan Hz Ömer işini bitirip mumu söndürür. Bir başka mumu yakar ve o anda,sahabenin,selamını alır, konuşmaya başlar.Sahabe sorar;
---Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve bir mumu söndürüp diğer mumu yaktıktan sonra konuşmaya başladın?
Hz Ömer cevap verir;
---Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mesul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için, kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra senine konuşmaya başladım.
Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder;
---Ya Rabbi! Hz Ömer’i bizim başımızdan eksik etme.
---Özellikle bir Ülkenin, Milletin, garip gurabanın, yetimlerin vebal ve sorumluluğunu, hakkını  temsil eden Beyt-ül malın kıldan ince, kılıçtan keskin ahıdır..! “KUL HAKKI”
---Ülkeyi, Milleti, herhangi bir Kamu Kurumunu, İşletmeyi, Şirketi, Fabrikayı sevk ve idare eden her kişinin ve zümrenin üzerindedir oysaki bu “KUL HAKKI”
---Hz Ömer (r.a) vefat etmeden önce oğlu : Babacım Öldükten sonra rüyama gelirmisin der, Hz Ömer: İnşaallah evladım der. Ve Hak vaki olup Adalet timsali rahmetli olur, günler, aylar ,yıllar geçer ancak 13 yıl sonra evladının rüyasına gelir. Evladı sorar: Babacım tam 13 yıl oldu neden böyle geç kaldın, Hz Ömer: Ey oğul bir seferde askerlerimin sebep olduğu “Kırık bir Keçi ayağının Hesabını ancak 13 Yılda verebildim..” der. Taşıdığı yönetici vebal ve sorumluluğun ağır yükünü biz insanlığa nasihat olarak bırakır.

---Evet: Sorumluluk verdiğiniz, yürütmede yetkili kıldığınız insanların bile her türlü haksızlığı, ültüması, torpili, adaletsizliği, haksız kazancı ile misli ile hesaba cekilmenin adıdır “KUL HAKKI”
---Eski Endülüs Hükümdarlarından biri fakir bir kadının arsasına yeni bir saray yapılmasını emretti. Arsahükümdarın sarayına alındı ve hükümdar arsanın bedelini de ödemiyordu. Müşkül durumda kalan kadın, çareyi, hükümdarı, kadıya şikâyet etmekle buldu. 
---Zamanın Şeyhü’l îslâmı, kadını dinleyip haklı olduğuna hükmettikten sonra, hükümdara hiç bir şey söylemeden bir çuval ve bir de kazma kürek alıp kadının arsasından toprak doldurmaya başladı. Padişah sarayından Şeyhü’l îslâmı seyrediyor kendi kendine:
— Herhalde Şeyhü’l İslâm aklını oynatmış olsa gerek, diyordu. Şeyhü’l İslâm çuvala bir miktar toprak doldurdu ve sırtına alıp götürmek istedi. Fakat ihtiyarolduğundan ve toprak da ağır olduğundan kaldıramamıştı. Biraz daha toprak koyup çuvalı ağzına kadar doldurdu. Tekrar kaldırmak istediğinde tabi ki, kaldıramaz! Şeyhü’l İslâmın bu acaip halini seyreden hükümdar daha fazla sabredemeyip huzuruna çağırdı ve:
— Hocam, sen bu zayıf halinle bu çuvalı nasıl kaldıracaksın? Bir de çuvalı boşaltacağına habire dolduruyorsun. Bunu kaldıramayacağını nasıl düşünemiyorsun? diye sordu.
Şeyhü’l îslâmın istediği olmuştu:
— Peki Sultanım, siz benim omuzlarımın o çuvalı’ kaldıramayacağını biliyorsunuz da yarın huzur-u İlâhîde o arsayı kaldıracak güce sahip olamayacağınızı niye düşünemiyorsunuz? Sizin omuzunuz benim omuzlarımdan çok mu kuvvetli? diye konuşmaya başlayınca hükümdar hata ettiğini, hocanın kendisini ikaz için böyle yaptığını anladı ve kadının arsasını gasbetmekten vazgeçti.

---Bizler saraylarda, köşklerde, yalılarda saltanat sürmeye, taht kurmaya  çalışırken, gece aç yatan bir garibin, ekmeğe muhtaç bir fukaranın, hakkı yiyilen bir yetimin, tedavisi için ilaç alamayan bir hastanın, ahının, vebalinin, feryadının, acısının, gözyaşının, utancının adıdır.”KUL HAKKI “

---Birgün Peygamber Efendimiz Eshab-ı kirama vaaz verirken kul hakkından bahsediyordu.Sevgili eshabına buyurdular ki ;
---Bende kimin hakkı var ise , bu  dünyada gelsin  hakkını isatesin , alsın !
 O anda Ukaşe (ra)hemen ayağa kalkıp musade isteyerek dedi ki;
---Ya Resülallah! Siz bana birgün şöyle elinizle vurmuştunuz .Ben o hakkıma sizden almak istiyorum.
  Peygamber Efendimiz buyurdular;
---Gel ya Ukaşe ! Hakkını benden al!
O anda bütün Eshab-ı kiram hazretleri Ukaşe'ye kıızgınlıkla baktılar.Ukaşe hazretleri , Resülallah'ın yanına giderek dedi ki;
---Ya Resülallah !siz bana gömleksiz olan tenime vurmuştunuz.Bende size öyle vurmak istiyorum.
Hemen Peygamber Efendimiz gömleğini sıyırıp  ;
---Vur ya Ukaşe! " buyurdular.
Sevgili Peygamber efendimizin aşkıyla yana Ukaşe (R.a)hemen Peygamber Efendimize sarılıp , sırtındaki nübüvvet mührünü öptü.
Bu hali gören Eshab-ı kiram, Ukaşe (R.a) hazretlerine gıpta ile baktılar.
---Evet ALLAH cc nun Habibim dediği en sevgilisi Efendimizi bile Ukaşenin önünde diz çöktüren, Cihan İmparatoru Fatih sultan Mehmet hanı bir gayri müslüm hak sahibinin karşısında boyun büktüren, 
---Aç torunlarını avutmak için taş kaynatan ninnin imdadına gece sıcak yatağından kaldırıp sırtında onlara un taşıyan Hz Ömerin gözyaşlarıdır , 
---Cuma namazına giderken çamurlu ayaklarını bir gayr-i Müslimin evinin duvarına sürerek temizleyen Beyazidi hazretlerinin gayri müslimden helallik feryadıdır, 
---Yine yol üzerindeki taşları kimseye mani olmasın diye ayağı ile vurarak kaldırmaya çalışırken bir sahabinin ayağına vurması ile canının yanmasına sebep oan Hz Ömerin sahabiden bir yıllık helallik alma mücadelesinin özüdür, 
---Kul hakkı geçmesin diye, kendi hanımından, kendi çocuğundan bile, bir bardak su istemeyip, kalkıp kendileri alan, Alim ve Ulemanın yaşantısıdır “KUL HAKKI”
Velhasıl gözetildiği takdirde bir kişiyi şehadetle şereflendiren:
---Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor…Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyndendir ve yarası oldukça ağırdır.
Zor nefes alıp vermektedir.Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
“Ölme ihtimalim çok fazla…
Ben bir pusula yazdım…
Arkadaşıma ulaştırın…”
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
“Ben…Ben köylüm Lapseki’li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım…
Kendisini göremedim.Belki ölürüm.Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin”
“Sen merak etme evladım” der .
Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de“söyleyin hakkını helal etsin” olur…Aradan fazla zaman geçmez.Oraya sürekli yaralılar getiriliyor.Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor.
Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula.
Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.
Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır.
Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz…
PUSULADAKİ NOT:
“Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi.Biraz sonra taarruza kalkacağız.
Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.” 
Çnakkale Destanının Adıdır “KUL HAKKI”  vesselam..!

Üzerlerimizde ki Kul Haklarından arınmış olarak Huzuru Divanda Haşrololmak dileği ile 
Hakkınızı Helal Edin..!
 
                                                                                    selam-saygı-dua

                                                                                Ahmet Gökhan Yazıcı
ahmetgokhanyazici.net

Bu yazı 2489 defa okunmuştur .

Son Yazılar