KAPİTALİZM, KOLLEKTİVİZM VE İSLÂM EKONOMİSİ


KAPİTALİZM, KOLLEKTİVİZM VE İSLÂM EKONOMİSİ

Prof. Dr. Orhan KÜÇÜK*

İslâm dini sadece ibadetleri, kulun Allah (cc) ile olan münasebetini veya dini kurumları değil, sosyal hayatın her yönünü düzenleyen, her konuda söylediği bir sözü olan, kapsamlı bir sistem va’zetmiştir. Hatta öyle ki; “mislini getiremezsiniz!” meydan okumasına benzer biçimde iddialı bir ifade şu şekilde paylaşılmıştır:

“Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır”. (En’am 6/59)

Her şeyin Kur’an’da olduğu yönündeki bu iddia, mislini, hatta suresinin, ayetinin ve dahi harfinin mislini getiremezsiniz biçimindeki meydan okuma ile birlikte bugün geçerliliğini korumaktadır. Ve arayan, aradığını, dermanını, şifasını, matlubunu sarsılmaz hakikat olan Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan’da bulmaktadır.

Elbette üretim yöntemleri, pazarlama usulleri ve teknoloji değişiyor ve gelişiyor. Bu nedenle, belli kanunların zamanın anlayışına uygun olarak yeniden değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Fakat bu yapılırken temel, değişmez esaslara uygun davranılması gerekmektedir. Bu esas da Kur’an’da va’z edilmiş, çerçevesi çizilmiştir. O bakımdan bu genel çerçeveyi esas almak, sarsılmaz hakikatler ışığında çözüm önerileri geliştirmek yararlı olacaktır.

İslâm, iktisadi ve sosyal mesajını onbeş asır önce vermiş, örnek bir sosyo ekonomik hayatı gözler önüne sermiştir. İnsanlığa düşen, bundan dersler çıkarıp, asrın fehmine uygun olarak Kur’an’ı yeniden anlamak, gelişen teknoloji ve hayat koşullarına bağlı olarak genel çerçeveye sadık kalarak düzenlemeler yapmaktır. Fakat bu böyle olmamış, İslâm ekonomi modelinin getirdiği eşitlik, adalet, hak vb. düzenlemeleri kendi lehine değiştirmek isteyenler veya belki bu mesaja yeterince muhatap olamayanlar, kendilerince yeni usul ve esaslar geliştirmişler ve bunu hâkim kılmak için güçlü bir uğraş içerisine girmişlerdir.

Bugün dünya üzerinde, İslâm ekonomi modeline alternatif olarak dayatılan, asıl gibi gösterilmeye çalışılan ama aslında varlık mücadelesi veren, arızalarına rağmen ayakta tutulmaya çalışılan iki temel ekonomi sistemi sözkonusudur. Bunlar; Kapitalizm ve Kollektivizmdir. Bu iki sistem için bilinmesi gereken husus, bilimin ideolojiye alet edilmesi anlayışının uzantısı olarak burada da ekonomi anlayışlarının ideolojinin esiri, destekçisi, taşeronu olarak kurgulandığı realitesidir.

Bu yazı dizisinde, bahsedilen iki ekonomi modeli, İslâm ekonomi modeli ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilecek, İslâm’ın evrensel mesajı ile öne sürdüğü, insanı önceliklendiren, hakkaniyet ve adaleti esas alan ekonomi anlayışı genel hatlarıyla paylaşılmaya çalışılacaktır.

Bu giriş kısmından sonra gelecek yazımızın Kapitalizm, bilahare Kollektivizm ve son olarak da İslâm Ekonomisi olacağını, Kapitalizm ve Kollektivizm’in ne için öne sürüldüklerini, niye insanlığa hizmet edemediklerini, niçin çare olamadıklarını paylaşmaya çalışacağımı belirteyim…

Selam ve dua ile…