IŞİD...?
AHMET GÖKHAN YAZICI

AHMET GÖKHAN YAZICI

IŞİD...?

17 Ekim 2014 - 20:05

Günlerdir Ortadoğuyu derinden etkileyen ve asırlardır çoğrafyayı hunharca sömüren batılı güçlü devletleri bile hezeyana ve telaşa sürükleyen IŞİD ile alakalı sürecin tahliline yönelik şahsıma dönük çok talep gelsede, bu taleplere doçentlik çalışmalarımız münasebeti ile zamanında cevap veremedik sadece real ve sanal alemdeki sürecin tarafları olmaya çalışan hezeyanlar karşısında bertaraf olmamak için taraf olmaya çalışanlara karşı bu kez tarafsızlığı yeğledik ve sadece seyrettik..!

IŞİD aslında bir travmadır. Asırlardır devam eden Ehl-i Sünnet akaidinin ve İslamın membasını sosyal ve içtimai yaşantıya dönüştürmüş olan Sünni Müslümanların yaşamış oldukları kan ve gözyaşı sonucunda oluşmuş bir travmadır.

IŞİD aslında bir reflekstir . Asırlardır İslamı asli mecrasından ve menbaasından uzaklaştırararak, yayılmasının ve gelişmesinin önüne ket vuranlara karşı asırlardır biriken bir öfke sinerjisinin yol açtığı doğal bir refleksidir.

IŞİD aslında bir reaksiyondur. Asırlardır Ilımlı İslam safsatı ile ezilme ve sömürülme kıvamına getirilmek istenilen Müslümanların doğal bir reaksiyonudur.

IŞİD aslında bir Başkaldırıdır. Asırlardır  Müslüman çoğrafyalarında kan ,gözyaşı ve feryadı hakim kılan, Yahudi ve Hıristiyan misyonerlerin ve onların uzantısı taşeron devletlerin kurmuş oldukları satranç tahtasındaki bölge insanına ve civarındaki komşu ülke insanlarına biçmiş oldukları role…! Ve yaklaşık birkaç asırlık devam ede gelen bir süreç ve son yıllarda Ortadoğu projesi ile taçlandırılmaya çalışılan bir makus talihe..! Karşı bir başkaldırıdır.

IŞİD aslında bir KIYAM dır.Özellikle son yüzyılda kendi halkına zulümle hükmettirdikleri statükonun timsali piyonlarını son demlerinde tuvalet kâğıdı gibi hoyratça harcayıp, kendilerinden başkalarına yaşam hakkı tanımayan sokaklarda ıspanak fiyatına pazara düşmüş demokrasi ve insan hakları safsataları ile adına bölgeyi yine yeniden kendi menfaat ve çıkarları etrafında dizayn etmekteya çalışanlara karşı bir KIYAM dır.

Makalemizin bu kısmına kadar sabırla okumuş olan gönül dostlarımızın beklide hayretler içerisinde bize IŞİD cimi olduğumuza dair düşüncelerini hissedebiliyorum.

Bugün televizyonlarda sanal ve real alemde gösterime giren, kaleme alınan bir çok görsel ve yazılı değerlendirmeler ile algılanan ve dünyaya empoze edilmeye çalışılan IŞİD algısı çerçevesindede şüphesiz haksız sayılmazlar dostlarımız.

Biz aslında IŞİD in bazı figuran yöneticileri, müstevlileri aracılığı ile bir çoğu batıl oryantalislerin film sütüdyolarında çevrilerek dünyaya servis edilen görüntülerinden hareketle değerlendirmekten ziyade ki batılı sömürgeciler aslında benzer oyunu ve filmi 11 eylül saldırıları sonrası Afganistan ve Basra körfezi projelerini uygulama öncesi dünyaya servis ettikleri  yeni bir filmin fregmanın tekrararı tekerrürüdür.

Biz bu yazımızla dünyada IŞİD ve benzeri örgütlerin oluşma sürecini sorgulamaya çalışıyoruz.Lütfen makalemizin alt kısmınıda sabırla okuyarak hadiseyi sebep ve sonuç ilişkisi ile değerlendirip yargımızıda ona göre ortaya koyalım

Şöyleki : Batılı Oryantalistlerin , bir taraftan Ortadoğu halkına zulmü reva gören yöneticileri firavunlaştırıp diğer taraftan kendi menfaatin adına panzehir receteyi halkın imdadına yetiştirmek zulmün ve sömürücülüğün bir diğer ayağını İslam çoğrafyasında konuşlandırmışlardır.
Şüphesiz amaçları Dünyanın ve Bölgenin yükselen değeri İslam-ı yok etmek mümkün olmadığı için diğer bir alternatif olarak kontrol ederek gerçek membasından  yayılmasını engellemektir. 
Onlar için Aydınlanma felsefesinin o pozitivist, materyalist etkisiyle din vicdanlara hapsedilen bir şekle dönüştürülmelidir.
Ve bu idealleri doğrultusunda; Bölgeyi dizayn edebilmenin, bölge insanınını cariye misali bir kıvama getirebilmek öncelikli ulaşılması gereken hedeftir.! 

Batıya ve Emperyalizme meydan okumayacak, sorun çıkartmayacak, sadece yediği ve içtiği yeri, ona biçilen rol doğrultusunda ibadetlerini yaşayabileceği yeri kutsal kabul etmekle yetinen..!
Bana değmeyen yılan bin yaşasın misali suya sabuna dokunmayan..! 

Kendi inançsızlıklarına,itaatsizlik,ilkesizlik ve ahlaksızlıklarına ortak olabilen..!
Yaşadığı gibi İnanmanın sınır, ölçü, kural ve hükümlerini insanlar üzerinde belirleyen..!
Yaratıcının hüküm ve ölçülerini beğenmeyip hiçe sayarcasına; İnsanların duygu,düşünce ve arzularına ket vuran,onların ilkelerini,ideallerini,şahsiyetlerini; sevinç ,hüzün, istek ,fikir ve inanç düzeylerini belirleyen sınırlarını çizebilen..!

Ya fikri ve inanç sapıklıkları çerçevesinde kendi dinlerinin?, ideal? Ve modern?insanını! haşa yaratmaya çalışan..!
Ya onların! ve fikri sapkınlıklarının tezahürü ideolojik saplantılarının! Ve yine İnançsızlıklarının tezahürü, dini sapkınlıklarının peşinden sürüklenen,ağıtlar yakan,kan ve göz yaşı döken..! 
Kamplara,kulüplere,dernek,parti vs tayfa- takım- cem –cemaat-tarikat vb unsurlara itaat ve biat üzere ayrılan..!

Yüce Allah tan ise; onları ve sapkınlıklarını daha iyi tanıyan! Allah tan ise onlardan ve hükümlerinden daha çok korkan! onları daha çok seven,sayan ve dinleyen ve haşa onları yaratıcıya ortak koşan eşrefi mahlukatları? Yetiştrebilmekti amaçları ve başardılar..!

İslam alemini güçsüz, idealsiz ve inançsız ve etkisiz kılarak İslamı yok etmekten ise müsvetteleri aracılığı ile kontrol etmeyi ve yine ekonomik - siyasî - kültürel açıdan kendisine mahkûm ve mecbur bırakmayı bir ideal strateji olarak belirlemişlerdi ve maalesef başardılar..!

Onlar için bu bağlamda siyasal-sosyal yapıların oluşması gerekmekteydi. Kendi sütüdyolarında ve kendi figuranlarının eşliğinde Radikal İslami eylem fregmanları ile İslamı ve Müslümanları terörize olarak göteren, uzun metrajlı filmin ön hazırlığında işgaline zemin hazırlayan, sonrasında;
Bu Müslüman halklarla barışmak üzere; demokrasi, insan hakları, özgürük ve hürriyet ritüelleri ile filmin ikinci fregmanı hazırdılar.!

Bu sayede dünya siyasetine bir alternatifi olmayan, bireysel hayatta var olan ama sosyal-siyasal alanda geride duracak bir İslâm anlayışını, engaje ediyorlardı..!

İbadet özgürlüğü, inanç ve düşünce serbestliği çeşitli sembolleştirilmiş değerlerle once dramatize edilecek sonra; Başörtülü , sakallı, namazlı olan ama kendi düzenlerini bozacak tarzda düşünmeyecek, yaşamayacak ve bunu uygulamaya geçiremeyecek, siyasal, sosyal,ekonomik modeller üretilirken batı kavramları, batı perspektifi, batı paradigması üzerinden düşünecek bir sosyal yapı taşı olabilecek tarzda bir figuran olması gerekiyordu ve sağladılar..!

Batı malum ülkeleri dönüştürme görevini dağıtırken, aslında tek kaygısı ve onlar nezdindeki kırmızı çizgileri; İsrail’in güvenliği? Enerji kaynakları? Maddi ve manevi zenginlikler rahatça batıya akacak mı akmayacak mı? Onların tabiriyle ‘radikal İslami hareketler’ i bastıracak mısınız bastırmayacak mısınız? Radikal yapıları ılımlı hale dönüştürecek misiniz? Gibi sorulara net karşılık bulmak iken ve hadiseyi bu kırmızı çizgiler etrafında planlarken, 
Ilımlı islamcıların batıya entegre olma ve kuyrukluk zilletine kapılma hamleleri Türkiye hakimiyeti ile özdeşleşmesi bardağı taşıran hamle olarak algılanıp restleşmenin düymesine basılıyor du..!

Oryantalist batı demokrasi vaadettiği ortadoğu ülkelerindeki halkın iradesi karşısında çifte standartını işine gelmediği için Mısırda gösteriyor ve radikal İslamın temsilcilerinin iktidardan uzaklaştırılmasına pişkin bir çaresizlikle kayıtsız kalıyor fakat bir adım ötede nükleer silah kullanımı ile aslında bütün dünyayı ve insanlığı tehdit eden suriyede radikal islama karşı bir yönetime müdahalede çekimser kalarak aslında gaza ve cihat şuuruyla donanamış bir İslam anlayışına seviyesini ve tepkisini dolaylı yoldanda olsa ortaya koyuyordu..!

Velhasıl Bütün dünyada Oryantalistlerin asıl körüklemek istediği süreç Müslümanların birlik ve beraberliğinin önüne geçip, böl parçala kontrol et ve yönet stratejisi ile bir cariye misli kullanmaktır. Bu çoğrafyalarda son çeyrek asırda özellikle ılımlı İslam ve Radikal İslam, ıIlımlı milliyetçilik  furyalar gibi, yeşil kuşak projesi ile konuşlandırmaya çalışmasın asıl gayesi budur.

IŞİD ise bu gün bazı Müslüman görünümlü haçı boynundan çıkmamış müstevlileri aracılığı ile İslamı karalayarak,aşağılayarak engellenmesi üzerine ve panzehir bir örgüt görüntüsü çizsede asırlardır aşağılanan, katledilen, sömürülen, kan ve gözyaşına,açlığa,yokluğa,cahilliğe, mahküm edilen İslam Çoğrafyalarının ve üzerindeki samimi Müslümanların bir depreme yol açan biriken sinerjilerinin açığa çıkmasıdır.

Ve aslında Oryantalistler asırlardır kendi hazırladıkları ve ortaya çıkmasının müsebbipleri olarak bu sinerjiyi kontrol edip İslam çoğrafyalarını hala daha sömürmek ve istila etmektir amaçları.

Aslında onlarca yıl öncesinden süreci özetleyen Muhammet İkbalden bir alıntı ile fazla söze ne hacet diyelim..!
“Fikirde birlik sağlamak için kavga edeceklerine harekette birlik sağlamadıkları sürece batı emperyalizminin ve siyonizmin bu oyunları her zaman müslüman ülkelerde zemin bulacaktır.”

Oryantalistlerin oyuncağı ılımlı ,ılımsız İslamcılardan ziyade gerçek müslümanların kendi içinde birlik ve beraberliğini sağlayacak duruş ve tavırlar desteklenmeli, Müslümanların kin öfke ve nifak tohumarı ile parçalanmasının önüne geçilmelidir..!

selam – saygı- dua
Ahmet Gökhan YAZICI

Bu yazı 2163 defa okunmuştur .

Son Yazılar